Aziz Nesin’in ölümsüz eseri Zübük, Türk toplumunun belki de en keskin aynalarından biridir. 1980’de sinemaya uyarlanan ve Kemal Sunal’ın hayat verdiği İbrahim Zübükzade karakteri, güldürürken düşündürmüş, siyasetin derin çelişkilerini hicvetmiştir. Şimdi, bu kült eserin yeniden beyazperdeye taşınacağı haberi, sadece nostaljik bir heyecan yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda bugünün siyasetine dair keskin bir bakış sunma potansiyeli taşıyor. Ali Sunal’ın başrolde olacağı bu yeni film, Zübük karakterini ve onun temsil ettiği yozlaşmayı günümüz gerçekleriyle yeniden ele almayı vaat ediyor.
Zübükzade, halkın güvenini sömüren, tatlı sözleri ve ikna edici tavırlarıyla çıkarcılığı ustaca saklayan bir siyasetçi figürüdür. Aziz Nesin, bu karakter üzerinden bireylerin değil, bir zihniyetin eleştirisini yapar. Yıllar geçmesine rağmen Zübükzade’nin temsil ettiği bu zihniyetin hâlâ varlığını sürdürmesi, eseri güncel ve zamansız kılar.
Yeni çekilecek film, Zübük’ün sadece bir dönemi değil, her dönemi anlatan bu eleştirel yapısını modernize ederek sunma şansı taşıyor. Sosyal medya çağında, Zübükzade gibi karakterlerin algı yönetimi ve medya manipülasyonu aracılığıyla daha kolay kabul görmesi, eserin eleştirel gücünü artırabilir. Bu, yalnızca halkın kandırılma dinamiklerini değil, aynı zamanda günümüz iletişim araçlarının yozlaşmayı nasıl hızlandırdığını da gözler önüne serebilir.
Aziz Nesin’in eseri, sadece bireysel ahlak çöküşünü değil, bunu mümkün kılan toplumsal yapıyı da sorgular. Zübükzade yalnızca kendi çıkarlarıyla değil, onu destekleyen ve güçlendiren bir sistemin içinde var olur. Tam da burada İsmet İnönü’nün şu unutulmaz sözü devreye girer: “Bir memlekette namuslu insanlar, en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memleket için kurtuluş yoktur.” Bu söz, sessiz kalmanın yozlaşmayı nasıl beslediğini ve çürümenin yalnızca bireysel bir sorun olmadığını vurgular.
Ezel Akay’ın yöneteceği ve Ali Sunal’ın İbrahim Zübükzade’yi canlandıracağı yeni Zübük filmi, yalnızca nostaljik bir yeniden yapım olmamalı. Günümüz siyasetine ayna tutan bir yapım, halkın bu karakterler üzerinden kendi gerçekleriyle yüzleşmesine olanak tanıyabilir. Kemal Sunal’ın Zübük yorumuyla derin izler bırakan bu eser, Ali Sunal’ın performansıyla bir jenerasyonun daha siyasi yozlaşma kavramını sorgulamasını sağlayabilir.
Yeni film, Zübük’ü yalnızca bir güldürü unsuru olarak sunmak yerine, içinde bulunduğumuz çağın dinamiklerine keskin bir eleştiri getirebilirse, çok daha güçlü bir etki yaratabilir. Zübük’ün hikayesi, yalnızca bir döneme değil, her döneme aittir. Bugünün Zübükzade’lerini ele almak, halkın siyasete bakışını sorgulamasını sağlamak ve bilinç düzeyini artırmak açısından büyük bir fırsattır.
Zübük’ün yeniden sinemaya taşınması, Aziz Nesin’in uyarılarını bir kez daha gündeme getirebilir. Bu hikaye, yozlaşmaya sessiz kalınmaması gerektiğini ve halkın, liderlerini sorgulamaktan çekinmemesi gerektiğini hatırlatır. Dante’nin İlahi Komedya’daki şu sözleri, bu hikayenin özeti gibidir: “Cehennemin en karanlık yerleri, buhran zamanlarında tarafsız kalanlara ayrılmıştır.”
Zübük, yalnızca bir güldürü değil, derin bir toplumsal yüzleşmenin kapısını aralayan bir eser olma özelliğini taşır. Yeni film, geçmişin eleştirisini bugüne taşırken, halkı hem bireysel hem de toplumsal sorumluluğunu yeniden düşünmeye davet edebilir. Çünkü karanlığa teslim olmamak, cesur bir duruş ve sorgulayıcı bir zihinle mümkündür. Aziz Nesin’in de ima ettiği gibi, kurtuluş ancak halkın kendi gerçekleriyle yüzleşmesi ve ışığı kendi içinde bulmasıyla gelecektir.