“İki gün önce Keçiören’deki küçük evinin kitap odasında merhametsiz bir rüzgârın söndürdüğü bir ışık gibi Reşit Galip dünden beri Cebeci’de ülkü ve dava arkadaşı Mustafa Necati’nin yanında taze bir yığın topraktır.”
Reşit Galip 5 Mart 1934 tarihinde aramızdan ayrılırken ardından da bu şekilde veda cümleleri sıralanır. Falih Rıfkı da vefatının ardından Çığır dergisinde duygularını şöyle paylaşır:
“Bugün Ankara genç bir ihtilalcinin tabutu arkasında acı bir memleket yası tutuyor. Baharda bir yaprak kurur gibi sesler, kokular ve sabah ışıkları arasında göçtü gitti. Anadalın bütün öz suyu damarlarında idi. Daha sabah artık uyanmayan Reşit Galip bu gece kara ve katı koynunda ebedi zeval uykusuna dalacaktır. Onun taze mezar kabartısının biraz ilerisinde Mustafa Necati’nin talihsiz içli hatırası yatıyor. Yaratıcı ihtilal evlatsız kalmaz fakat Reşit Galip bizim en geç unutulur bir ıstırabımız olacaktır.”
Bakanlığa Giden Süreç
Reşit Galip 1932 senesini ilk aylarında Dolmabahçe’de Atatürk’ün sofrasında sert bir çıkış yapar. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Esat Sagay’ın çalışmalarını gerici bularak eleştirir. O gece Kılıç Ali, Salih Bozok, Afet İnan, Celâl Sahir Erozan, Kazım Özalp ve Hasan Cemil Çambel’in de olduğu sofrada ortam gerilir. Mustafa Kemal sakinleşmesi için Reşit Galip’in sofradan kalmasını rica eder. Reşit Galip itiraz eder ve sonunda Gazi sofradan ayrılır. Bu yaşanan olay Reşit Galip’in inatçı kişiliğini bir yandan da devrimlerin ilerlemesi konusunda yeri gelince Gazi’ye bile itiraz edeceğini gözler önüne serer. Neticede bu olayın ardından birkaç ay sonra Gazi, Reşit Galip’e bir şans vererek 19 Eylül 1932 tarihinde Millî Eğitim Bakanlığı görevini teslim eder. Bu görevle birlikte Reşit Galip önemli işlere imza atar ve 1933’te Darülfünun Reformu’nu gerçekleştirir, yurt dışından Alman bilim insanlarını Türkiye’ye kazandırır, Türk dili ve arkeolojisi için çalışmalar yapar, Halkevleri’ni açar. Uzun yıllar okutulan “Öğrenci Andını” kaleme alır. Reşit Galip son nefesine kadar Türk eğitimi için mücadele eder.

*Gazi ve beraberindekiler Kastamonu’dan Ankara’ya dönerken Çubuk mevkiinde dinlenirken. Gazi’nin iki sağında Reşit Galip görülmektedir. (01.Eylül.1925)
Ölüm Döşeğinde Reşit Galip ve Bir Öğrenci
Reşit Galip Darülfünun Reformunda yaşanan tartışmalar neticesinde görevinden 13 Ağustos 1933 tarihinde ayrılır. Keçiören’deki evinde kitapları arasında, ailesiyle birlikte sakin bir yaşam sürer. Bu dönemde geçirdiği bir motor kazası neticesinde zatürreye yakalanır. İşte o günlerde Ahmet Şevket Elman adındaki bir öğrencinin mektubu ulaşır.
Ahmet Şevket Elman küçük yaşta yardıma muhtaç hale bir gelince Kastamonu Milletvekili Hasan Fehmi Tümerkan bu genci Kabataş Lisesi’ne yatılı olarak yerleştirerek evladı gibi sahip çıkar. Seneler geçer ve Ahmet Şevket Elman üniversiteye kaydolur. Fakat Tümerkan 18 Aralık 1933 tarihinde vefat edince Ahmet Şevket Elman kitaplarını alamaz hale gelir. Bunun üzerine Reşit Galip’e bir mektup yazarak durumu anlatır ve yardım ister. Reşit Galip şu yanıtı verir:
“Şevket Bey,
Muhterem Fehmi Bey’in ölümünden çok derin bir acı duydum. Size ve ailesine başsağlığı dilerim. Size kitaplarınız için 25 lira göndereceğim. Borçlarım ve hemşirelerime yardım mecburiyetim dolayısı ile daha fazla yollayamadığıma müteessirim. Muvaffakiyetler diler, muhabbetle gözlerinizden öperim”

*Reşit Galip’in üniversite öğrencisi Ahmet Şevket Elman’a gönderdiği mektup
Reşit Galip gönderdiği mektubun içine sadece 25 lira koyabilir. Elman ise bu yardımla kitaplarını alabilir. Reşit Galip bu mektubu yazdıktan birkaç sonra son nefesini verirken Ahmet Şevket Elman da Reşit Galip’in mezarına koşar ve bir minnet konuşması yapar. Ahmet Şevket Bey, Reşit Galip’e duyduğu minnetten dolayı bir de kitap yazarak Reşit Galip’in anısını yaşatır. Kitabında “
Reşit Galip bin bir işi arasında kendisine her başvuranla alakalandığı gibi mektubuma da sıcak ilgi göstermişti”
diyerek teşekkür eder.

*Ahmet Şevket Elman’ın yazdığı kitap.

*Elman, Reşit Galip’in mezarı başında.
Reşit Galip Türk eğitim tarihine harflerle yazdırmış bir eğitim bakanıdır. Vefatının ardından Gazeteci
Namık Edip Ambarcıoğlu yazdığı bir yazıda “Dün bir üniversite öğrencisinin müracaatına gönderdiği 25 liradan sonra cüzdanındaki üç buçuk kuruşla ölen Reşit Galip” ifadesini kullanır. Mustafa Kemal de vefatın ardından zor duruma düşen Reşit Galip’in aileye sahip çıkar. Cumhuriyetin ilk yıllarında Reşit Galip, Mustafa Necati, Vasıf Çınar, Hasan Ali Yücel gibi eğitim neferleri Türk eğitimini ileriye taşırken bugün Cebeci’de Reşit Galip, Mustafa Necati ve Vasıf Çınar yan yana yatmaktadır. Reşit Galip’in vefatının ardından bir arkadaşı şu cümleyi kurar:
“Büyük insanların mezar taşı tarihin sayfalarıdır”.
Türk eğitimi için özveriyle mücadele eden Reşit Galip’i saygıyla ve özlemle anıyoruz.