1. Haberler
  2. Kültür Sanat
  3. Demokrasi ve sanat

Demokrasi ve sanat

Gamze Gökçen, sanat ve toplum arasındaki ilişkiyi anlatıyor.

featured
Player Alanı

Sanat ve toplum ilişkisi tarih öncesine dayanmaktadır. Geçmişten günümüze kadarki süreçte insanoğlu demokrasi kavramına bağlı olan kendini özgürlük ve özgünlük kavramları çerçevesinde ifade etmeye ihtiyaç duymuştur.

Antik Yunan döneminden itibaren demokratik platformlarda bireysel ve kolektif olarak sanatın siyasileşmesi ya da siyasetin sanatı yönlendirmesi karşımıza çıkmıştır. Halkın düşüncelerini , toplumlardaki olumlu veya olumsuz yaşanan sosyolojik olayları özgür şekilde ifade etmesini sağlayan demokrasi kavramı sanata ve sanatçılara özerk bir yaratım sistemi oluşturabilir. Ancak geçmişten günümüze baktığımızda gelişmiş ülkelerde ve sanatın desteklendiği ülkelerde bile demokrasi kavramının tam olarak yerine oturmadığı görülmektedir. Bunun önemli nedenlerinden biri dünyada sanat politikasının yeterli noktada olmadığıdır. Herkesin bildiği Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü vardır, sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuştur. Sanatın olduğu yerde; tarım da , bilim de , eğitim de olur ve bunun sonucunda iyileşme ve gelişim başlar. Ancak sanatın olmadığı yerde bir toplum sosyal yozlaşmaya ve ilerleyememeye mahkum kalır. Avrupa tarihine de, Türk tarihine de baktığımızda birçok toplumun en zorlu dönemlerinde sanatçıların üretimleri ve yenilikleri artmaktadır , çünkü toplumlar iyileşmeye ihtiyaç duymuştur.

Sanatın özgür bir alan olabilmesi için özgünlük kavramı gerekmektedir. Özgün kelimesi benzeri olmayan anlamına gelmektedir. Sanat yapıtlarını benzersiz ve özgün hale getiren sanatçının içsel ifadesidir. Eğer bu içsel duygular ve düşünceler izleyici için bir anlam ifade ediyorsa, sanat eseri de sanat eserini yapan sanatçıda değerli olur.

Sanatçılar ilk olarak Rönesans döneminde özgür dünya görüşlerini eserlerinde yansıtmaya başlasalar da, 1808 yılında Francisco Goya ile birlikte demokratik söylemler tam olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu dönemde Goya’nın 3 Mayıs adlı eseri halkın çektiği çileyi, mücadeleyi ve haksızlığa uğrayan köylüyü yansıtmaktadır. Romantizm akımının temsilcilerinden Delecroix siyasi düşünceleri içeren Goya’nın eserlerinden farkı, yaşadığı toplumun sosyolojik olaylarını, zaferlerini ve düşüncelerini sipariş üzerine yapıyordu, bu yüzden eserleri eleştirel bir nitelik taşımıyordu.

Siyasi içerikli sanat eserleri sırf Avrupa’daki sanatçılar tarafından üretilmemiştir. Cumhuriyet’in ilanından sonra Atatürk’ün gelişmeye ve endüstrileşmeye önem verdiği bilinmektedir. Atatürk sanatçılara destek olmuş ve eserlerini halka açık alanda sergileyebilmeleri için olanak sağlamıştır. Halkın sanatla bütünleşmesi için sanat kurumları açmıştır. Bunlar arasında en önemlisi şehir merkezlerine anıt heykellerin yapılmasıdır ve sergilerin düzenlemeye başlanmasıdır.

Cumhuriyet dönemi ressamlarından Halil Dikmen’in Kurtuluş savaşında Mermi Taşıyan Kadınlar adlı eseri ve Şeref Akdik’in Millet Mektebi adlı eseri demokratik izler taşımaktadır. Sanatçıların bu çalışmaları kurtuluş savaşının zorlu sürecini , bu savaşın kahramanlarını , yeni kurulan bir devletin yeniliklerini ve bu yenilikleri halkın sahiplenmesini anlatmaktadır.

Geçmişten günümüze kadar hem Avrupa tarihinde hem de Türk tarihinde demokrasi için mücadele etmiş olan sanatçılar olmuştur ve bu sanatçıların eserlerinde demokrasi kavramı işlenmiştir. Onların özgür ve özgün dünya görüşleri sanat tarihinde büyük izler bırakmıştır.

Demokrasi ve sanat
Yorum Yap