Ruh Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Taha Can Tuman, sevinç, üzüntü, mutluluk gibi yaşanılan duygularda insan vücudunun verdiği tepkileri bilimsel olarak açıkladı.
Gün içinde karşılaşılan olayların, düşünceler veya anıların, zihnimizde bir dizi fizyolojik ve bedensel tepkiye yol açtığını söyleyen Doç. Dr. Tuman, “Vücudumuzda sempatik ve parasempatik sinir sistemi tarafından oluşturulan otonom sinir sistemi bulunmaktadır. Sempatik sinir sistemi aktifleştiğinde böbrek üstü bezlerinden adrenalin hormonunun salınımı artar. Sempatik sinir sistemi, sinirlilik, öfkelenme, kaygı, çarpıntı, terleme, titreme, ağız kuruluğu, göz bebeklerinde büyüme gibi belirtilerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır” diye konuştu.
ÖFKELENİNCE KAN BEYNİME SIÇRADI HİSSİ
Doç. Dr. Tuman, “Öfke anında sempatik sinir sistemi, kan basıncını artırarak kalp atış hızını hızlandırarak vücudu hızlı bir tepkiye hazırlar. Stres hormonları, enerji seviyelerini yükseltir beyine daha fazla kan akışını destekler. Bu sayede enerji seviyeleri artar. Ancak, ‘keskin sirke küpüne zarar’ atasözünde olduğu gibi sürekli öfke, sağlığa zarar verebilir. Öfke yönetimi ve farkındalık önemlidir” ifadelerini kullandı.
DERİN ÜZÜNTÜDE BOĞAZDA YUMRU HİSSEDİLİR
Doç. Dr. Tuman, “Üzüntü ve ağlama anında kortizol gibi stres hormonları salgılanır, sempatik sinir sistemi vücudu savaş ya da kaç moduna hazırlarken, solunum değişiklikleri, boğaz kaslarında gerilme ve gerginleşme meydana getirir. Nefes borusunun ağız kısmındaki glotis kası genişleyerek vücuda daha fazla oksijen gitmesini sağlar. Bu durum boğazda bir yumru hissiyatına neden olabilir. Bunun dışında öksürük, hıçkırık, aşırı hava yutma ve aşırı hava yutmaya bağlı şişkinlik hissi, mide bulantısı görülebilir. Boğazda yumru hissi genellikle geçicidir, ancak semptomlar sürekli veya şiddetli olduğunda hekimle görüşmek gerekir” dedi.
MUTLULUKTAN HAVALARA UÇMA HİSSİ
Mutluluğun bir kişinin duygusal durumunu olumlu yönde etkileyen ve bir dizi fizyolojik değişikliği tetikleyen karmaşık bir duygu olduğunu söyleyen Doç. Dr. Tuman, “Beyindeki kimyasal değişiklikler, özellikle dopamin, serotonin ve endorfin gibi mutluluk hormonlarının salınımındaki artış, kişinin kendini havalara uçar gibi hissetmesine katkı sağlar. Beyin aktivitesindeki artış, odaklanma ve zihinsel enerji seviyelerinde yükselmeyle birlikte, fizyolojik rahatlama ve kasların gevşemesi de mutluluğun hissedilmesinde rol oynar. Genel olarak, mutluluk hissi genel iyi hissetme durumuyla birleşir, enerji seviyelerinde artış, olumlu düşünceler ve içsel huzur hissiyle karakterizedir” diye konuştu.
HEYECANLANINCA NEFESİN KESİLMESİ
Heyecan halinde, sempatik sistem aktivasyonunun nefes alışveriş hızını artırabileceğini aktaran Doç. Dr. Tuman, “Bu durum, kısa süreli bir nefes kesilmesi hissiyatına neden olabilir, ancak parasempatik sistemle normale dönüş sağlanır. Bu nedenle heyecanlanınca nefesimiz kesilmiş gibi hissederiz” ifadelerini kullandı.
ANİ KAYIP HABERLERİ VE KEDERDE KALBİN AĞIRMASI, GÖĞSÜN DARALMASI
Doç. Dr. Tuman, “Ani bir kayıp ve kederde sempatik sinir sistemi kalp hızını, kan basıncını ve nefes alış veriş hızını artırır. Bu süreçte göğüs kasları daha fazla çalışarak yorulur. Bu durumda göğsümüzde ağrı, baskı ve daralma hissederiz” dedi.
ÇOK SEVDİĞİNİZ BİRİNİN CANI YANINCA KARINA KRAMP GİRMESİ
Sempatik ve parasempatik sinir sisteminin hem kasılma hem de salgıların düzenlenmesinde rol oynadığını belirten Doç. Dr. Tuman, “Kronik strese maruz kaldığımızda ortaya çıkan sempatik aktivasyon ve kortizol salınımında artış mide barsak hareketlerini olumsuz etkiler, istemsiz kasılma, kramp ve karın ağrılarına neden olabilir” diye konuştu.
PANİK HALİNDE YÜREĞİN HOP HOP ETMESİ
Doç. Dr. Taha Can Tuman, “Vücut panik halinde ‘savaş ya da kaç’ tepkisini başlatarak kalp atış hızını ve kan basıncını artırır. Bu, vücudu hızlı bir tepkiye hazırlayarak daha fazla oksijen ve enerji sağlamayı amaçlar. Bu durum vücudun potansiyel bir tehdide karşı hazırlıklı olmasının bir parçasıdır. Panik atak esnasında da yine sempatik sistem aktivasyonu çarpıntı, göğüs ağrısı, nefes darlığı, titreme, terleme, uyuşma, karıncalanma gibi belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur” ifadelerini kullandı.
KORKUNCA TÜYLERİN DİKEN DİKEN OLMASI
Doç. Dr. Tuman, “Sempatik sinir sistemi, korku anındaki bir dizi fizyolojik değişikliği başlatır. Bu süreçte, adrenalin salınımı artar ve kılcal damar çevresindeki kaslar kasılır. Bu kasılma, tüy foliküllerini dikleştirerek tüylerin yükselmesine neden olur. Kollardaki tüylerin diken diken olması, vücudun tehlikeye karşı bir tepkisi olarak ortaya çıkar ve genellikle korku ya da endişe durumlarında gözlemlenir” diye konuştu.
SEVİNÇ GÖZYAŞLARI DÖKÜLMESİ
Sevinç gözyaşlarında, vücut tarafından üretilen endorfin ve diğer mutluluk hormonları gibi kimyasal maddelerin seviyelerini artabileceğini söyleyen Doç. Dr. Tuman, “Bu hormonlar, stres hormonlarının (örneğin kortizol) etkilerini azaltarak duygusal dengeyi sağlar. Beyindeki duygusal merkezlerin aktive olmasıyla birlikte, otomatik olarak gözyaşı bezeleri uyarılır. Bu, vücudun duygusal bir yanıt olarak gözyaşı üretmeye başlamasına yol açar” dedi.
UTANINCA YÜZÜN KIZARMASI
Doç. Dr. Tuman, “Sempatik sinir sistemi, utandığımızda veya stres yaşadığımızda aktive olur. Bu aktivasyon, yüzdeki kılcal damarların genişlemesine ve kan akışının artmasına yol açar. Çünkü yüz cildi diğer vücut bölgelerine göre daha incedir ve altında daha fazla kılcal damar ağı bulunur. Sosyal fobisi olan bir birey, bir sosyal ortamda rezil olma ve küçük düşme korkusu yaşadığında yüzünde kızarma, terleme, ellerde ve sesinde titreme, ağız kuruluğu gibi belirtiler yaşayabilir” ifadelerini kullandı.
İĞRENİNCE MİDENİN BULANMASI
İğrenme durumunda mide bulantısının vücudun potansiyel tehlikelere karşı korunma mekanizmasının bir parçası olduğunu aktaran Doç. Dr. Tuman, “Sempatik sinir sistemi, yüksek kaygı, stres veya iğrenilecek bir durumla kalındığında mide kaslarının kasılması, mide içeriğinin geri hareket etmesi ve mide bulantısına yol açan tepki verir. Aynı zamanda yüksek kaygı ve üzüntü, sindirim sistemini etkileyen serotonin düzeylerinde değişikliklere neden olabilir” diye konuştu.
ENDİŞELENİNCE ELLERİN TİTREMESİ
Doç. Dr. Tuman, “Endişe anlarında ellerdeki titreme, vücuttaki fizyolojik tepkilerin bir sonucudur. Sempatik sinir sistemi, endişe durumunda kortizol gibi stres hormonlarını salgılar ve adrenalin seviyelerini artırır. Bu hormonlar, kasların kasılmasına ve ellerde titremenin ortaya çıkmasına neden olabilir. Ayrıca, stres ve endişe, kaslarda genel bir gerilime yol açarak ellerde titremeyi tetikleyebilir” dedi.
GURURLANINCA GÖĞSÜN KABARMASI
Doç. Dr. Tuman, “Gururu göğüs bölgesinde hissetmemizin nedeni, sempatik sinir sisteminin, gurur anında kalp atış hızını artırması, kan basıncını yükseltmesi ve göğüs bölgesindeki kasları germesidir. Bu kas gerilimi, göğsün genişleyerek kabarmasına yol açar. Gurur, genellikle kişinin başarı, özsaygı veya toplumsal takdir gibi olumlu durumlarla ilişkilidir, bu da fiziksel olarak kendini güçlü ve özgüvenli hissetme eğilimini taşır” ifadelerini kullandı.
AŞIK OLUNCA KARINDA KELEBEKLERİN UÇUŞMASI
Aşkın vücutta çeşitli kimyasal ve hormonal değişikliklere yol açtığını söyleyen Doç. Dr. Tuman, “Vücudun aşka ilk tepkisi oksitosin, dopamin ve norepinefrin hormon seviyelerini yükseltmektir. Bu kimyasallar, mutluluk, ödül ve bağlanma hissiyatlarına katkıda bulunabilir. Sempatik sinir sistem aktive olur. Kalp atış hızı artar, kan basıncı yükselir ve bu durum karın bölgesinde kelebek hissinin oluşmasına katkıda bulunur” dedi.
KORKU VE KEDERDE DİZLERİN BAĞI ÇÖZÜLMESİ
Doç. Dr. Tuman, “Panik atak esnasında veya bir tehlike ile karşılaştığımızda ortaya çıkan sempatik aktivasyon, daha hızlı nefes alıp vermeye neden olur, bununla birlikte kollarda bacaklarda uyuşma, karıncalanma, ellerde ayaklarda soğukluk hissi ortaya çıkabilir. Hastalar başlarının döndüğü, sersemlik hissi yaşadıkları, dizlerinin bağının çözüldüğü şeklinde şikâyetlerini dile getirebilirler” diye konuştu.
AŞIK OLUNCA GÖZÜN KARARMASI
Doç. Dr. Tuman, “Aşık olduğumuzda yaşadığımız baş döndürücü belirtiler aslında beyinde limbik sistem aktivasyonu ve salgılanan birçok nörotransmitterin aracılık ettiği bir sürecin sonucudur. Başroldeki iki hormondan biri olan oksitosin, bağlılık ve tutkuyu, beynin ödül merkezini uyaran dopamin hormonu ise keyif ve zevk hissiyatını körükler. Bu nedenle aşık olduğumuzda enerjimiz artar, iştah azalır, uykuya dalmakta zorlanırız. Aşık olduğumuzda aynı zamanda sempatik sistem de aktive olduğu için bu yoğun duygulara dikkatin aşık olunan kişiye aşırı odaklanması, çarpıntı, terleme, sıcak basması gibi belirtiler de eşlik etmektedir” ifadelerini kullandı.
HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAYINCA BAŞIN ÖNE DÜŞMESİ
Hayal kırıklığının beklentilerin, umutların karşılanmadığı durumlarda yaşanılan yoğun üzüntü duygusu olduğunu belirten Doç. Dr. Tuman, “Umut bağlanan istekler ne kadar büyükse hayal kırıklığı da o kadar şiddetli olur. Aynı zamanda, duygusal olarak zorlandığımızda, beden dilimizle içsel durumumuzu dışa vurabiliriz; bu da başın öne düşmesine ve genel bir ‘çöküntü’ hissine neden olabilir.
Depresyonda değersizlik düşünceleri, özgüvende ve özsaygıda azalma ve bunlara bağlı ortaya çıkan psikomotor yavaşlama nedeniyle yüz ifadesinde keder ifadesi, donuklaşma, bakışlarda sabitleşme, öne doğru eğik bir duruş başı önü eğik gezme, omuzlar düşme, alında kırışıklık ve ağız köşelerinde aşağı doğru çekilme görülebilir” dedi.