93 Harbi sonrasında alınan mağlubiyet sonrası ilan ettiği Kanun – i Esasi’yi askıya alan II. Abdülhamid, 30 yıl sürecek olan sıkı yönetim devrini başlatmıştı. Bu devrin en önemli uygulamalarından biri, ’’sansür’’ uygulaması olmuştu. Bu uygulamaya göre, sansür memurları her akşam, bir gün sonrasında çıkacak olan gazeteleri teftiş eder ve uygun olmayan yerleri kaldırtırlardı.
30 yıl süren bu istibdat dönemine daha fazla dayanamayan İttihat ve Terakki Cemiyeti, 1908 yılının Temmuz ayında, başını Binbaşı Enver Bey ve Kolağası Resneli Niyazi Bey’in çektiği bir ayaklanma başlatır. Bu sürecin sonunda saray dayanamaz ve 30 yıldır askıda olan Kanun – i Esasi (anayasa) yeniden ilan edilir ve II. Meşrutiyet dönemi yeniden başlar.
24 Temmuz 1908’de ilan edilen II. Meşrutiyetin akşamında, Sabah gazetesinin sahibi Mihran Efendi ve İkdam gazetesinin sahibi Ahmet Cevdet Bey ile anlaşır ve o akşam gazeteleri teftişe gelen sansür memurlarına haberleri göstermezler ve matbuat memurlarını kovarlar. Böylece, 30 yıl sonra ilk kez gazeteler sansürsüz olarak basılmış ve ertesi gün çıkmış oldu. Mihran Efendi ve Ahmet Cevdet Bey’in bu tutumları sonucunda Türk Gazetecilik tarihi, Basın Bayramı ile tanışmış oluyordu.
24 Temmuz günü 22 yıl boyunca meslek örgütleri tarafından “Basın Bayramı” olarak kutlandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, 12 Mart 1971 Muhtırası sonrası baskıların İstibdat Dönemini hatırlattığı gerekçesiyle “Basın Bayramı” ifadesinin kaldırılmasına karar verdi. “Basın Bayramı”, “Geleneksel Gazeteciler Günü ve Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü” adını aldı.
Bu özel gün, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önderliğinde, meslek örgütleri tarafından kutlanmaktadır. Basın Bayramında basın meslek örgütleri, sendikalar, siyasetçiler basın özgürlüğü ve sansür ile ilgilerde açıklamalarda bulunur. 1989 yılından beri Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, basın özgürlüğünü savunan, bu uğurda çaba harcayan bir kişi ve kuruluşu 24 Temmuz’da Basın Özgürlüğü Ödülü ile ödüllendirmektedir.