Sanat alanında yapay zeka kullanan yönetmen ve yapımcı Ernesto M. Anaya ile küratör Luba Elliott, bu teknolojinin sanat alanında bir dost olduğunu ve alana katkısı olacağını belirterek sektör çalışanlarına yapay zeka araçlarıyla çalışmayı öğrenmelerini tavsiye etti.
TRT’nin düzenlediği NEXT by TRT World Forum etkinliği için İstanbul’a gelen, film sektöründe yapay zeka kullanan Anaya ile resim ve fotoğraf alanlarında bu teknolojiyle çalışan Elliott, söz konusu teknolojideki gelişmenin sanat dünyasına etkilerini değerlendirdi.
Anaya ve Elliott, yapay zekadaki gelişmelerin bazı sorunları beraberinde getirdiğini ifade ederek yapay zekanın sanat sektörüne etkisinin çoğunlukla olumlu olduğunu belirtti.
Yönetmen ve yapımcı Anaya, yapay zeka alanındaki hangi gelişmenin film yapımcılığının geleceğini daha çok etkileyeceğine yönelik soru üzerine, metinleri işleyerek insan dilini anlayabilen ve içerik üretebilen yapay zeka sistemleri olan Büyük Dil Modelleri’nin (LLM) sinema sektöründe etkili olabileceğini söyledi.
Anaya, “Çünkü ona senaryoları veriyoruz ve motto kalıpları buluyor. Biz de bu kalıpları geliştirerek izleyicilerimizin ilgisini çekecek çok iyi hikayeler bulabiliriz. Bu yüzden LLM’lerin özellikle içerik için ilginç bir gelecek sağlayacağını düşünüyorum” dedi.
TEHLİKELERİNE KARŞI ‘YASAL DÜZENLEME ŞART’
Yapay zekanın herhangi bir sistem gibi yanlış kullanımlara açık olduğuna dikkati çeken Anaya, söz konusu kullanımlara karşı yasal düzenlemelerin gerekli olduğunu belirtti.
Anaya, “Düzenleme şart. Ben buna gerçekten inanıyorum. Ayrıca her sistem gibi bunun (yapay zekanın) da yozlaştırılabileceğini ya da hacklenebileceğini düşünüyorum” diye konuştu.
Sinema sektöründe çalışan aktörlerin, yönetmenlerin ve yapımcıların yapay zekandaki gelişmeye nasıl tepki verdiğine ilişkin soruya Anaya, yapay zekaya karşı olan bir kesimin ve aynı zamanda benimseyen bir grup insanın olduğu yanıtını verdi.
Anaya, “Her şeyde olduğu gibi bundan (yapay zekanın gelişiminden) da pek hoşlanmayan ve seven birer kesim olacak. Umarım bir orta yol bulunur. Ancak şimdilik, zaman geçip bu konuda daha fazla şey öğrenene ve daha fazla düzenleme bulana kadar her iki tepkinin de çok kutuplaşmış olduğunu göreceğiz. Bence her şeyin yoluna gireceği bir orta noktaya geleceğiz” dedi.
Sinema sektörü için yapay zekanın “bir dost” olduğunu düşündüğünü söyleyen Anaya, “Bence yapay zekadan çıkaracağımız o kadar çok olumlu şey var ki; tartarsak bence olumlu yanları olumsuz yanlarından daha fazla gelir” ifadelerini kullandı.
Anaya, yapay zekanın gelişimiyle her insanın kendi hikayesini film biçiminde anlatma fırsatı yakalayacağını dile getirdi.
Her insanın, ister ailesinden ister macerasından olsun, anlatacak bir hikayesi olduğunu söyleyen Anaya, yakında herkesin tıpkı profil fotoğrafını paylaştığı gibi kendi filmini paylaşabileceğini belirtti.
Anaya, “Bu yüzden insanları, bir gün Hollywood filmlerindeki gibi hikayelerini gösterebileceğini düşünmeye davet ediyorum” diye konuştu.
YAPAY ZEKA BAZI MESLEKLER İÇİN RİSK OLUŞTURABİLİR
Küratör ve araştırmacı Elliott, yapay zekanın, çeşitli işlerde çalışan insanların kariyerleri için risk oluşturabileceğine işaret etti.
Resim ve fotoğraf alanında yapay zekadan faydalanan Elliott, yapay zeka araçlarıyla çalışma yollarının bulunması gerektiğini vurguladı.
Elliott, “Kitap illüstratörleri, video içerik üreticileri, yazarlar, bazı sanatçılar ve tasarımcılar, insanların büyük bir kısmı gibi kariyerlerini risk altında bulabilirler. Dolayısıyla bu araçlarla çalışmayı öğrenmeye başlamak iyi olacaktır” ifadelerini kullandı.
Yapay zeka aracılığıyla sanatçıların eserlerinin izinsiz kopyalanmasına yönelik endişelere katıldığını söyleyen Elliott, “DALL-E ve Stable Diffusion gibi yapay zeka sanat araçları ortaya çıktığında, metinden görüntü oluşturabilen bu modeller, internetten alınan sanat eseri ve görüntüler üzerinde eğitilmişti. Bu veri kümeleri, rızaları alınmadan sanatçıların yaptıkları çalışmaları da içeriyordu” diye konuştu.
Bu durumun bir sorun oluşturduğuna dikkati çeken Elliott, “OpenAI ve Stability AI gibi şirketler, bu sanatçıların eserlerinin kullanımından kar elde ediyor olabilir ancak sanatçılara ödeme yapmıyorlar” ifadesini kullandı.
Elliott, “Sanat genellikle yüksek getirisi olmayan bir meslek. Bence zenginliğin adil bir şekilde dağıtılması önemli. Eğer bir sanatçının çalışması bir veri kümesinin parçasıysa ve yeni bir görüntü oluşturmak için kullanılıyorsa, o zaman (sanatçı) bir tür telif hakkı almalıdır” diye konuştu.
YAPAY ZEKA SANAT ESERİ ÜRETEBİLİR Mİ?
Duyguların sanat eseri oluşturmada oynadığı role ve yapay zekayla oluşturulan içeriklerin sanat eseri olarak görülüp görülemeyeceğine değinen Elliot, tüm sanat türlerinin duygularla ilgili olmadığını söyleyebilirim.
Elliot, “Ben, yüzlerce yıldır varlığını koruyan eserleri oldukça seviyorum, bazen bir sanat galerisine gittiğimde, sadece bir portre ya da deniz manzarası görüyorum. Buradaki mesaj her zaman duygu uyandırmak değil, çoğu zaman belirli bir sahneyi veya belirli bir olayı ya da sanatçının bir şey hakkındaki görüşlerini temsil etmek. Yapay zekanın bu tür şeyleri çok iyi yapabileceğini söyleyebilirim.”
Yapay zeka araçlarının yardımıyla duygu içeren sanat eserlerinin meydana getirilebileceğini öne süren Elliot, “Soyut sanat ya da siyasi veya hassas konularla ilgilenen çağdaş sanat gibi duygularla ilgili olan diğer sanat türlerine bakarsak, sanat eserinin net bir konsepte, anlatıya veya mesaja sahip olması önemli. Şu anda insanların bunu çok daha iyi yaptığını söyleyebilirim ancak insanlarda duygu uyandırabilecek bir mesaj veya sanatı iletme yolu bulmak için araçlarla çalışmak mümkün” dedi.
Elliott, yapay zekanın dost mu düşman mı olduğuna yönelik soruya şu yanıtı verdi:
“Yıllar boyunca, sanatçıların yapay zeka ile neler yapabileceğini görmekten gerçekten keyif aldım. Çok çeşitli sanatsal uygulamalar, çok sayıda yeni sanat biçimi, yeni estetik, sanatçıların toplum ve araçlar hakkında ilettikleri yeni mesajlar ortaya çıktı. Yani (yapay zeka) kesinlikle bir dost.“