Sonbahar ve kış aylarında güneş ışığından alınan mutluluk hormonunun (serotonin) düştüğünü söyleyen İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü’nden Arş. Gör. Deniz Mısra Gürol, “Bu durumda uyku hormonu olan melatonin olması gerekenin üzerinde üretiliyor. Sıcaklık ve ışık değişikliklerinin yanı sıra birçok kişi yeni iş dönemi ya da çocuklarının yeni başlayan eğitim dönemi ilgilenmeye başlıyor. Hâl böyle olunca da; programlarda, rutinlerde, beklentilerde ve hatta ilişkilerde birtakım farklılıklar ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.
“DOĞADAKİ DEĞİŞİKLİKLERİN RUHUMUZDAKİ YANSIMASINI GÖREBİLİRİZ”
Zihnin tahmin edilenden çok daha fazla döngüsü olduğunu belirten Gürol, “Ne kadar istersek isteyelim, kış hüznü yaşarken durmak dışında bir alternatifimiz olmayabilir; verimli, yaratıcı, heyecanlı ve açık olamayabiliriz. Böyle zamanlarda, doğadaki değişikliklerin ruhumuzdaki yansımasını görebiliriz. Yavaşlamaya ihtiyacımız olabilir, bu sebeple kendi kış modumuzla barışmayı ve sabretmeyi denemeliyiz” diye konuştu.
“MEVSİMSEL DUYGU DURUM BOZUKLUĞU BİR DEPRESYON TÜRÜDÜR”
Mevsimsel duygu durum bozukluğunun (SAD-Seasonal Affective Disorder), sonbahar başladığında tetiklenen bir tür depresyon olduğunu söyleyen Psikolog Gürol, “Mevsimsel duygu durum bozukluğu bir depresyon türüdür. Aynı zamanda nasıl düşündüğünüzü ve hissettiğinizi değil, günlük yaşamı da yakından etkiler. Bu mevsimsel depresyon genel olarak sonbaharın sonlarında veya kışın başlarında ortaya çıkar ve kış ile birlikte daha da artar. Bahar ile beraber güneşin açmasıyla son bulur. Eğer günün büyük bir bölümünde depresif, endişeli, daha çok yeme isteği, aşırı yorgunluk, enerji eksikliği, umutsuzluk, değersizlik duyguları, odaklanmada güçlük, sinirli, tedirgin, sosyal etkinliklerden uzak kalma, yapılan aktivitelerden keyif almada güçlük ve uyku sorunlarınız varsa mevsimsel duygu durum bozukluğu yaşıyor olabilirsiniz” dedi.
“BİRİSİYLE KONUŞTUĞUNUZDA GEÇİŞ HER ZAMAN KOLAYLAŞIR”
Mevsimsel duygu durum bozukluğundan ne kadar etkilenildiğine bakılmaksızın, üç önemli faktörün bu durumu yönetmeye yardımcı olacağını ifade eden Gürol, şunları ekledi: “Bunlardan ilki egzersiz yapmak. Düzenli fiziksel aktivite hem fiziksel hem de psikolojik sağlık için son derece faydalı. İkincisi ise daha fazla ışık almaya çalışmak. Her gün güneş ışığı almak önem taşıyor. Çoğu iş yeri iç mekânda olduğu için güneş ışığına ulaşmak bir tür çaba gerektiriyor. Vücudumuz için gerekli olan D vitaminini güneşte birkaç dakika geçirerek almaya çalışabiliriz. Üçüncü önemli faktör ise paylaşımda bulunmak. Tüm geçişlerin kendi zorlukları var ve bu konuda herhangi biriyle konuştuğunuzda geçiş her zaman kolaylaşır. İster yakınınızla ister iş arkadaşınızla ister terapistinizle konuşun ama mutlaka birisinin içsel düşüncelerinize ve deneyimlerinize girmesine izin verin.”
Yorumlar kapalı.