Aşırı sıcaklar nemli havanın etkisiyle yaz aylarında artan enfeksiyon hastalıkları içinde şu an ishaller başı çekiyor. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı (KLİMİK) Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, bunun her yıl beklenen mevsimsel bir artış olduğunu kaydederek yiyeceklerin uygun koşullarda saklanması ve temiz su tüketiminin önemine değindi. Prof. Dr. Yavuz, “Yaz aylarında ishalli hastalıklar çok artar. Özellikle gıdaların uygun koşullarda saklanamaması, havaların sıcak olması ya da su sistemlerinin kontaminasyonu nedeniyle salgın şeklinde seyredebilir. Bunları bu yaz da görüyoruz. Gıda güvenliği ve uygun su tüketimi çok önemli. Ama asıl, şu anda sivrisineklerle gelebilecek Türkiye’de de olmasını beklediğimiz hastalıklar var” dedi. Şu an asıl endişe duydukları konunun sivrisineklerden bulaşan viral hastalıklardan Batı Nil ateşi ile Dang humması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yavuz, önemli açıklamalarda bulundu
“HER İKİ TÜR SİNEK DE ÜLKEMİZDE VAR”
Prof. Dr. Yavuz, her iki hastalığa da neden olan sivrisinek türlerinin ülkemizde de olduğunu, Batı Nil ateşi virüsünü taşıyan türün ülkemizde yıllardır görüldüğünü ve en son 2019’da İstanbul’da bir salgına yol açtığını kaydederek, geçen yıl Yunanistan’da 100’den fazla olgu bildirildiğini vurguladı.
Prof. Dr. Yavuz, Dang hummasının ise şu an Avrupa ve İran’da yerel olarak yayılıp pek çok vakaya yol açtığını vurguladı ve bu bölgelere seyahat sırasında hasta olunması halinde, vektör sivrisinek Aedesler’in ülkemizde de bulunması nedeniyle, toplum içinde yayılma potansiyeli olan tehlikeli bir hastalık olduğunun altını çizdi.
Küresel ısınma nedeniyle belli tür sivrisineklerin görüldüğü bölgelerin değişim göstermesi ve virüs bulaştırabilen türlerin ülkemizde de tespit edilmiş olması nedeniyle bu konuda yakın takibinin yapılmasının önemine değinen Prof. Dr. Yavuz, “Batı Nil ateşi var mesela, İstanbul’da 2019’da salgın yapmıştı en son. Merkezi sinir sistemini tutabilen, yani menenjite neden olabilen tehlikeli bir hastalık. Onu çok yakın takip etmemiz gerekiyor. Bir grup sivrisinekten (Culex türü) bulaşabiliyor. Yine Aedes türü sivrisinekten, ki bu tür İstanbul’da da tespit edilmiş durumda, Dang ateşi (Dang humması) dediğimiz hastalık, şu an hem İran’da hem Avrupa’da tanımlandı. Bizde de tanımlanmasından çok korktuğumuz bir virüs. Çünkü o da ateşli olabildiği gibi, bazen ağır hastalık tabloları da yapabiliyor. Bu nedenle sivrisinekten bulaşabilecek hastalıkların bölgemizde görülüyor mu görülmüyor mu mutlaka kontrol altında olması gerekli. Çünkü erkenden farkına varmamız lazım ki önlem alabilelim. Sürveyans takipleri çok önemli kazanıyor” diye konuştu.
Aşırı sıcaklar nemli havanın etkisiyle yaz aylarında artan enfeksiyon hastalıkları içinde şu an ishaller başı çekiyor. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı (KLİMİK) Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, bunun her yıl beklenen mevsimsel bir artış olduğunu kaydederek yiyeceklerin uygun koşullarda saklanması ve temiz su tüketiminin önemine değindi. Prof. Dr. Yavuz, “Yaz aylarında ishalli hastalıklar çok artar. Özellikle gıdaların uygun koşullarda saklanamaması, havaların sıcak olması ya da su sistemlerinin kontaminasyonu nedeniyle salgın şeklinde seyredebilir. Bunları bu yaz da görüyoruz. Gıda güvenliği ve uygun su tüketimi çok önemli. Ama asıl, şu anda sivrisineklerle gelebilecek Türkiye’de de olmasını beklediğimiz hastalıklar var” dedi. Şu an asıl endişe duydukları konunun sivrisineklerden bulaşan viral hastalıklardan Batı Nil ateşi ile Dang humması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yavuz, önemli açıklamalarda bulundu
“HER İKİ TÜR SİNEK DE ÜLKEMİZDE VAR”
Prof. Dr. Yavuz, her iki hastalığa da neden olan sivrisinek türlerinin ülkemizde de olduğunu, Batı Nil ateşi virüsünü taşıyan türün ülkemizde yıllardır görüldüğünü ve en son 2019’da İstanbul’da bir salgına yol açtığını kaydederek, geçen yıl Yunanistan’da 100’den fazla olgu bildirildiğini vurguladı.
Prof. Dr. Yavuz, Dang hummasının ise şu an Avrupa ve İran’da yerel olarak yayılıp pek çok vakaya yol açtığını vurguladı ve bu bölgelere seyahat sırasında hasta olunması halinde, vektör sivrisinek Aedesler’in ülkemizde de bulunması nedeniyle, toplum içinde yayılma potansiyeli olan tehlikeli bir hastalık olduğunun altını çizdi.
Küresel ısınma nedeniyle belli tür sivrisineklerin görüldüğü bölgelerin değişim göstermesi ve virüs bulaştırabilen türlerin ülkemizde de tespit edilmiş olması nedeniyle bu konuda yakın takibinin yapılmasının önemine değinen Prof. Dr. Yavuz, “Batı Nil ateşi var mesela, İstanbul’da 2019’da salgın yapmıştı en son. Merkezi sinir sistemini tutabilen, yani menenjite neden olabilen tehlikeli bir hastalık. Onu çok yakın takip etmemiz gerekiyor. Bir grup sivrisinekten (Culex türü) bulaşabiliyor. Yine Aedes türü sivrisinekten, ki bu tür İstanbul’da da tespit edilmiş durumda, Dang ateşi (Dang humması) dediğimiz hastalık, şu an hem İran’da hem Avrupa’da tanımlandı. Bizde de tanımlanmasından çok korktuğumuz bir virüs. Çünkü o da ateşli olabildiği gibi, bazen ağır hastalık tabloları da yapabiliyor. Bu nedenle sivrisinekten bulaşabilecek hastalıkların bölgemizde görülüyor mu görülmüyor mu mutlaka kontrol altında olması gerekli. Çünkü erkenden farkına varmamız lazım ki önlem alabilelim. Sürveyans takipleri çok önemli kazanıyor” diye konuştu.
“BAKANLIKLAR VE YEREL YÖNETİMLERİN ACİL İŞBİRLİĞİ GEREKLİ”
Bu konuda bir an önce sürveyans (hastalığın tespit ve takibi) çalışmalarına başlanması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yavuz, şu uyarılarda bulunarak sözlerini noktaladı:
“Dang humması da ateşle seyreden bir hastalık. Yineleyen enfeksiyonlarda çok ağır tablolara yol açabiliyor, ölümcül olabiliyor. Bu sivrisinekler halen Türkiye’de var. Küresel ısınmayla birlikte bunu bulaştıran Aedes türü sivrisinekler şu an İstanbul’da da var. Batı Nil açısından da kuş göç yolları üzerindeyiz. Kuşlardan alıp başka canlılara bulaştırabilme riski yüksek. Sonuç olarak aslında yerel yönetimlerle Sağlık Bakanlığı ve Tarım Orman Bakanlığı, hatta Çevre Bakanlığı’nın birlikte çalışması gerekiyor. Hayvan sağlığı konularını birlikte ele almaları gerekiyor ki başarı elde edelim. Sivrisineklerin nerede yaşayacağı ve bunların azaltılmasıyla ilgili acilen ortak çalışma yürütülmesi gerekiyor”