Giderek daha fazla sanatçı, şehir hayatının yoğun temposundan uzaklaşarak doğayla iç içe bir yaşamı tercih ediyor. Bu isimlerin son halkası ise şarkılarıyla geniş kitlelere ulaşan Koray Avcı oldu. Avcı, baba yadigârı teknesine taşınarak sakin ve üretken bir hayatın kapılarını araladı.
TEKNEDE SADE AMA HAREKETLİ BİR HAYAT
Koray Avcı, mütevazı bir yaşam tercih ederek denizle iç içe bir hayat kurdu. “Avcı” adını verdiği teknesinde yaşamaya başlayan sanatçı, bu yeni dönemine dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu:
“Teknede yaşıyorum ama temizlik yapıyor, bulaşık yıkıyorum. Keyif yapmıyorum sadece. Güne kaptan gibi başlıyorum. Kendime paten aldım. Onu öğreneceğim. Sonra şeflik eğitimi alıp yemek yapacağım. Japon mutfağını da Anadolu mutfağını da seviyorum. Belki kafam atar, bir yer açarım. Yapılacaklar listem var. Bir bakmışsınız, Teoman gibi ‘Ben gidiyorum’ demişim.”
“UÇAKTAN ATLAMAYI DÜŞÜNÜYORUM”
Sanatçının hedefleri bununla sınırlı değil. Farklı deneyimlere açık olduğunu vurgulayan Avcı, heyecan verici bir hayalinden de söz etti:
“Şimdi paraşütle atlamam lâzım. Uçaktan atlamayı düşünüyorum. Bunun eğitimini almak istiyorum.”
ATLARLA KURDUĞU BAĞ: “BENİM İÇİN TERAPİ”
Koray Avcı’nın doğayla kurduğu bağ sadece denizle sınırlı değil. Sanatçı, atlara duyduğu ilgiyi de şu sözlerle anlattı:
“At, benim için yaşam tarzı. Haftada 2-3 saat ayırıyorum. Atlar beni dengeliyor. Serseri gibi binmiyorum. At seni atmaz, yanlış binersen atar. Duygunu hisseder. Atım vardı, bir rehabilitasyon merkezi istedi, verdim. Zor bir bakımı var ama tekrar almayı düşünüyorum.”
“ÜNLÜ OLMAK DEĞİL, ÖZGÜR OLMAK İSTİYORUM”
Avcı’nın yaşam tercihi, sadece bir kaçış değil; aynı zamanda bir arayış. Popülerlikten çok özgürlüğe değer verdiğini hissettiren sözleri, sanat dünyasında farklı bir duruş sergiliyor. Kendini kalıplara sıkıştırmak yerine hayallerinin peşinden gitmeyi seçen Koray Avcı, doğayla iç içe bir hayatın huzurunu yaşıyor.
