Deniz, sadece bir kaynak değil; aynı zamanda bir öğretmendir. Mavi ekonomi, deniz ve kıyı ekosistemlerini koruyarak ekonomik büyüme ve insan refahını hedefleyen bir vizyon sunar. Bu yaklaşımın merkezinde sadece balıkçılık, turizm ya da enerji değil; aynı zamanda eğitim, sağlık ve ruhsal denge de yer almalıdır.
İşte bu noktada yelken, mavi ekonominin görünmeyen ama etkili bir parçası olarak karşımıza çıkar.
Yelken sporu; çevre dostu, sıfır emisyonlu ve doğayla tamamen uyumlu bir etkinliktir. Aynı zamanda bireylerde karar verme, stres yönetimi, ekip çalışması ve liderlik becerilerini geliştirir. Harvard Medical School tarafından yayımlanan araştırmalara göre, doğa temelli aktiviteler (özellikle suyla temas içerenler), kortizol seviyesini düşürürken, dikkat ve duygu düzenleme yetisini artırıyor.
Benim de hem bir sosyal antropolog hem de bir yelkenci olarak gözlemlediğim üzere, denizle kurulan bu fiziksel ve duygusal temas, bireylerin zihinsel sağlığını güçlendirirken aynı zamanda mavi ekonomi farkındalığını da yükseltiyor. Kurucusu olduğum Deniz Kızı Akademi çatısı altında bu bakış açısıyla eğitimler, mavi alan terapileri ve takım çalışması aktiviteleri düzenliyoruz.
Ayrıca, Trabzon’da gerçekleşecek olan Blue Economy Summit 2026, yelkenin bu çok boyutlu katkılarını gündeme getirmek açısından tarihi bir fırsat sunuyor. Mavi geleceğin yalnızca politikalarla değil, bireysel farkındalıkla da inşa edileceğine inanıyorum.
Sonuç olarak, yelken sadece bir spor değil; doğayla bütünleşme, liderlik ve sürdürülebilir yaşamın sembolüdür. Mavi ekonomiyi yaşanabilir kılmak istiyorsak, rüzgârı hissetmeli, yelkeni açmalı ve birlikte rota belirlemeliyiz.