Sular durulmuyor! Elif Şafak intihal iddialarına yanıt verdi: ‘Akıl dışı bir iftira…’

elif şafak

Elif Şafak’ın ‘Bit Palas’ romanının, Mine Kırıkkanat’ın ‘Sinek Sarayı’ romanından intihal olduğu mahkeme kararıyla onaylandı. Kararın ardından Elif Şafak’tan ilk açıklama geldi.

Davanın “hukuk temelinde inşa edilmiş” bir dava olmadığını söyleyen Elif Şafak, Kırıkkanat’a maddi ve manevi tazminat davası açacaklarını ifade etti.

ELİF ŞAFAK’IN AÇIKLAMASI ŞU ŞEKİLDE:

“Çok ağırıma giden bu süreci tüm şeffaflığı ile paylaşma gereği doğdu. Mine Kırıkkanat benimle senelerdir uğraşır durur. Hakkımda etmediği kötü söz ve hakaret kalmamıştır. Bir kez olsun kötülüğe kötülükle cevap vermedim. Bu kez de 23 sene evvel yayınlanmış ‘Bit Palas’ romanıma karşı durup dururken böylesi akıl dışı bir iftira ile ortaya çıktı.

Öncelikle anlaşılması gereken konu bunun hukuk temelinde inşa edilmiş bir dava olmadığıdır. Bu dava fikir ve sanat haklarını korumayla ya da edebiyatla da ilgili değildir. Bu dava kişisel takıntı ve art niyet üzerine kurulmuştur. Sebebini madde madde açıklamaya çalışacağım.

1) Kırıkkanat, açtığı dava aracılığıyla ‘Sinek Sarayı'(1990) romanının tarafımca intihal edildiğini, ‘Bit Palas'(2002) romanım ile benzerlik gösterdiğini iddia etmiştir. Bu dava için avukatlarım 150 sayfayı bulan, saygın edebiyat eleştirmenlerinin ve akademisyenlerin görüşlerinin yer aldığı bir mütalaayı mahkemeye sunmuştur. Onların bir kısmının yer aldığı bu metne buradan ulaşabilirsiniz.

2) Kısaca özetlemek gerekirse, Kırıkkanat’ın kitabında da İstanbul’da bir apartman var, ‘Bit Palas’ta da. Birinde sinek var, ötekinde bit bahsi geçiyor. İkisinde de marjinal karakterler ve kediler ve çöp bidonları var. Benzerlik bundan ibarettir. Yazar İsmail Güzelsoy’un şöyle bir tespiti var: ‘Raftan rastgele iki kitap seçseydim aralarında bu iki kitaptan daha fazla benzerlik bulurdum.’ Sırf bu nedenle intihal iddiasında bulunmak, eğer korkunç bir kıskançlıktan, kara bir kötülükten beslenmiyorsa, akıl tutulmasına delalettir.

3) Türk edebiyatında içinde bir apartman olan yüzlerce eser mevcuttur. Apartman teması da, Beyoğlu da, kediler de, çöp bidonları da, marjinal karakterler de kimsenin tekelinde değildir. Bu çarpık mantığa kalsa ülkemizde ne edebiyat üretilebilir, ne de sanat.

4) Ne yazık ki 1. Fikir ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi bizim sunduğumuz, yetkin isimlerin yer aldığı mütalaayı göz önünde bulundurmak yerine, edebiyat konusunda hiçbir yetkinliği ve uzmanlığı olmayan bir bilirkişi atamıştır. Ki o bile iki kitap arasında ne satır satır, ne paragraf paragraf, ne sayfa sayfa (ya da blok blok) hiçbir alıntılama olmadığını açıkça belirtmiştir. Ama bununla yetinmeyip fikir haklarının korunması usulünde yeri olmayan ‘anahtar kelimeler’ diye absürd bir kavram icat etmiştir. Bilirkişiye göre iki romanda yer alan anahtar kelimeler şu şekildedir: ‘İstanbul, apartman, sokak, kedi, çöp, puro, sigara.’ Bu kelimelerin iki romanda da yer alması nedeniyle ‘yüzde 5’lik’ benzerlik tespitinde bulunmuştur. Yani bu kadar akıl dışı zorlamaya rağmen hiç bir yetkinliği bulunmayan söz konusu bilirkişi bile bula bula yüzde 5’lik ‘anahtar kelime’ örtüşmesinden söz etmektedir. Bir dil bütün bir millete aittir. Bütün yazarlar aynı kelimeleri kullanır. ‘Beyoğlu, apartman, sokak, kedi, çöp, puro…’ kelimeleri ne Mine Kırıkkanat’ın ne de herhangi bir yazarın özel mülkü değildir.

5) Mahkeme bizim sunduğumuz uzman görüşlerini tamamen göz ardı etmiş, avukatlarımızın yetkin bir bilirkişi atanması yönündeki ısrarlı taleplerini reddetmiş ve bu bilirkişinin raporuna binaen intihal yaptığıma kanaat getirmiştir.

6) Açıklamanın başında belirttiğim üzere bu ne bir hukuk davasıdır ne de uzun vadede sadece beni ilgilendirmektedir. Kırıkkanat’ın benimle uzun yıllara dayanan şahsi itişmesi, safi kötülükle beslenen karalama kampanyası elbette bana ait bir sorun gibi görünebilir. Fakat bu tür kötülükler, sadece kötüyü veya ona maruz kalanı etkilemekle kalmaz. Sinsice yayılır. Hukukla veya edebiyatla ilgisi olmayan bir usulle intihal kararı verilmesi, bugün beni ilgilendirse de, yarın her türlü yaratıcı eser üreten yazar, sinemacı ve sanatçıya bir tehdit olarak kullanılacaktır.

7) Avukatlarımızla birinci derece mahkemenin verdiği bu akıldışı davayı bir üst mahkemeye taşımakla kalmıyoruz, Kırıkkanat’a maddi ve manevi tazminat davası da açıyoruz. Ülkemizde eğer bir gram hukuk zemini kaldıysa, o zeminde sonuna kadar gideceğimizi, bunu tüm yazar ve sanat üreticileri için yapacağımızı belirtmek isterim.

Bu süreçte yanımda olan tüm edebiyat sevdalılarına, ülkemin vicdanlı beyinlerine ve sevgili okurlarıma selam olsun. Var olun.”

ELİF ŞAFAK KİMDİR?

Elif Şafak, 25 Ekim 1971 tarihinde Fransa’nın Strazburg kentinde doğdu. Babası Nuri Bilgin, annesi ise Şafak Atayman’dır. Küçük yaştayken ailesi boşandı ve annesi tarafından yetiştirildi. Annesinin diplomat olmasından dolayı çocukluğunu ve gençliğini farklı ülkelerde geçirdi. Öğrenimine Ankara’daki Kubilay İlkokulu’nda başlayan Şafak, ortaokulu Madrid’de okudu. Lise öğrenimini Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’nde tamamladı. Yükseköğrenimini ise ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yaptı. Yine aynı üniversitede yüksek lisansını ve doktorasını yaptı.

2003-2004 akademik yılı boyunca Michigan Üniversitesi`nde yardımcı doçent olarak bulundu ve ders verdi. Halen, Arizona Üniversitesi Yakın Doğu Araştırmaları bölümünde yardımcı doçent olarak görev yapmaktadır. “Edebiyat ve Sürgün”, “Bellek ve Politika”, “Müslüman Dünya`da Cinsellik ve Toplumsal Cinsiyet” konulu dersler vermektedir. Türkiye`de çeşitli günlük ve aylık yayınlarda yazmaya devam etmektedir.

Referans Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can Sağlık ile evli olan Elif Şafak`ın Şehrazat Zelda (2006) adlı bir kızı vardır. Elif Şafak 2005-2009 senelerinde Zaman Gazetesinde yazarlık yaptı. 2005’te Med Cezir adlı kitabında kadın, kimlik, kültürel bölünme, dil ve edebiyat hakkında yazılarını bir araya getirdi. Aynı yıl Referans Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can Sağlık ile Berlin’de evlendi.

2006’da yayımlanan “Baba ve Piç” adlı romanını İngilizce olarak kaleme aldı. Türk-Ermeni ilişkilerini inceleyen bu roman nedeniyle hakkında Türklüğe hakaret ettiği gerekçesi ile dava açıldıysa da, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı ve delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat etti. Aynı yıl Şehrazat Zelda isimli kızı dünyaya geldi[4]. Doğum sonrası yaşadığı depresyonu, İngilizce olarak kaleme aldığı Siyah Süt adlı otobiyografik romanda anlattı. İki yıl sonra oğlu Emir Zahir’i dünyaya getirerek ikinci kez anne oldu.

2009 yılının Mart ayında yayımlanan AŞK isimli roman, Türk edebiyat tarihinin en kısa sürede en çok satan edebi eseri unvanına sahip olmuştur. 2009 yılı sonunda, sekiz romanı ve ilk deneme kitabı Med Cezir’den seçilmiş paragrafları bir araya getirdiği Kağıt Helva adlı kitabını yayımladı. 2010 Kasım ayında Firarperest adlı deneme türündeki ikinci eseri piyasaya çıktı. Eserin içindeki illüstrasyonlar M. K. Perker’e aittir.

2011 yılında Doğan Kitaptan “İskender” isimli eseri piyasaya çıkmıştır. Kitabın kapak resminde, makyajla erkek haline gelen Elif Şafak’ın kendi fotoğrafı vardır.

Sanatçı, Türkiye’de çeşitli günlük ve aylık yayınlarda yazmaya devam etmektedir. 1 Mayıs 2009 tarihinden bu yana Habertürk gazetesinde ve aynı gazetenin “HT PAZAR” adlı ekinde yazılarını yayınlamayı sürdürür. Bu gazetede yayımlanan deneme türündeki yazılarından oluşan bir seçki, M.K Perker illüstrasyonlarıyla birlikte 2012 yılında Şemspare adıyla yayımlandı. Mimar Sinan’ın yanında çırak olan Cihan adında bir Hint’in gözünden Osmanlı’yı anlattığı son romanı Ustam ve Ben 2013 yılında yayımlandı.

KİTAPLARI

Kem Gözlere Anadolu
Pinhan
Şehrin Aynaları
Mahrem
Bit Palas
Araf
Beşpeşe
Med Cezir
Baba ve Piç
Siyah Süt
Aşk
Kâğıt Helva
Firarperest
İskender
Şemspare
Ustam ve Ben

Exit mobile version