Birlik Mahallesi’nde yaşayan bir çiftçi, evinin önündeki beton zeminde çift başlı bir yılanın süründüğünü fark etti. Şaşkına dönen çiftçi, doğada oldukça nadir rastlanan 50 santimetre uzunluğundaki ‘Colubridae’ familyasından çift başlı yılanı, cep telefonu kamerasıyla görüntüledi. Zehirsiz olduğu öğrenilen hayvan bir süre sonra çimenlik alana yönelerek, gözden kayboldu.
Çift başlı yılan türlerine ilişkin çalışmalar yürüten KTÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Bülbül, eline ulaşan görüntüleri inceledi. Hayvanlardaki ikinci başın genetik bozukluk, kimyasal veya çevresel etkiler nedeniyle olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Bülbül, “İlginç bir durum çünkü doğada çok yaygın görülmüyor. Normalde tek bir embriyo ikiye bölünerek ikizler meydana gelecekken bu aşamada tam bölünememe sonucu belli bir parçanın birleşik kalması gibi durumlarda oluşabiliyor. Bazen de tam tersine iki ayrı embriyonun ayrı ayrı gelişmesi yerine birleşerek bazı organlarının 2 tane ve yapışık olması şeklinde ortaya çıkabilen bir bozukluk bu. Türkiye’de ve bölgemizde böyle durumlara pek rastlamıyoruz. Bu, ender görülen bir olay” dedi.
‘BESLENME SORUNU YAŞAYABİLİR’
Çift başlı canlıların beslenme sorunu yaşadığı için özel bakım gerektirdiğini belirten Prof. Dr. Bülbül, “Latince adı ‘Coronella austriaca’ olan, ‘Taçlı’ yılan da denilen zehirsiz bir yılan türü. Genç bir birey olduğu görülüyor. Bu hayvan iki başlı olduğu için beslenme sorunları yaşayabilir. Her iki başı da farklı yöne doğru yönelmek istiyor. Aynı avla karşılaştıklarında bile iki ayrı baş, avı yemeye çalışır. Özel bakım gerektiren ve doğada yaşaması zor olan bir canlı. Çift başlılık insanlarda da görülebilir. İnsanlarda genetik bozuklukla doğan ve ilgiye muhtaç olan çocuklar da oluyor. Bunlar da bakıma muhtaç hayvanlar” diye konuştu.
‘TUTMAYA ÇALIŞILMAMALI’
Bu tür yılanın yakalanmaya çalışılmaması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Bülbül, “Bize görüntüsü geldi. Yaşama alanı burası. Hayvanlar insandan uzakta kalmaya çalışıyor. Ama kendi avı olan hayvanları yemek için evlerin yanına yaklaşabiliyor. Tek başlı da çift başlı da olsa bu hayvanlar, insandan korkuyor. Ama doğal ortamlarına girdiğimiz için ister istemez insanlar karşılaşıyor. Bunları rahatsız etmemeye, yaklaşmamaya, tutmamaya çalışmalıyız. Savunma davranışı olarak ısırabilir. Zehirsiz de olsa acıtabilir, enfeksiyona neden olabilir. Bunlar yapılmadıkça korkacak bir durum yok. İnsanlarda nasıl akraba evliliklerinde genetik bozukluk oluyorsa; bu hayvanlarda da olabiliyor” dedi.