Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Sabah, “Hem Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar hem de Türk tarafı karşılıklı siper hatları altından onlarca tünel kazdı. Araştırmalarımızda bu tünellerden birçoğunun günümüze kadar ulaştığını gözlemledik. Tünellerin kenarlarına mum veya aydınlatmak amacıyla gaz lambası koymak için kazılmış oyuklar bulunuyor. Halen ceketlerini asmak için toprağa saplanmış oldukları demir kopçaları görmekteyiz” dedi.
Dünyanın en kanlı savaşlarından biri olan Çanakkale Savaşları’nın üzerinden 109 yıl geçmesine rağmen savaşlara ait izler, Tarihi Alan’da korunuyor. Çanakkale Savaşları sırasında gerçekleşen kara ve boğazdaki çarpışmaların yanı sıra yerin altında devam eden lağım savaşlarına ait tüneller dönemin izlerini taşıyor. ÇOMÜ AÇASAM Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Sabah, Gelibolu Yarımadası’nda birçok lağım tünelin günümüze kadar bozulmadan ulaştığını söyledi. Dr. İsmail Sabah, tünellerde askerlerin kıyafetlerini asmak için kullandığı demir kopçaların ilk günkü gibi durduğuna dikkati çekti.
‘BİLİNMEYEN BİR YÖNÜ, YER ALTINDA DEVAM EDEN SAVAŞTI’
Çanakkale Savaşları denince akla ilk olarak boğaz ve kara savaşlarının geldiğinin söyleyen Dr. Sabah, “Fakat Çanakkale Muharebeleri’nin pek de bilinmeyen bir diğer yönü yer altında devam eden savaştı. 25 Nisan 1915 tarihinde başlayan kara muharebeleri ve hemen akabinde gerçekleşen karşılıklı saldırılar sonucunda muharebe arazisinde karşılıklı siperler birbirine çok fazla yaklaşmıştı. Özellikle Bombasırtı mevkisindeki mevziler, 8 ila 10 metre arasında mesafeye kadar birbirine yaklaşmıştı. Mesafenin azlığına rağmen açıktan bir türlü ilerlenemiyor oluşu, tarafları yeni bir çözüm bulmaya itmişti. Çanakkale muharebeleri de siper savaşlarına dönüştükten sonra ve açıktan makineli tüfeklerin ve donanma atışının tesirinden dolayı bir türlü ilerlenememesi sebebiyle Türk askeri bu metodu Çanakkale muharebelerinde de kullanmaya karar vermişti. 5’inci Tümen’in 14’üncü Alayı’na bağlı Bombasırtı’nın güneyindeki mevzilerde Quinn’s Post mevzilerine, çok yakın olduğu için mesafe 10 metreye kadar düşmüş olduğu için burada Anzak siperlerine karşı tünel açılması kararlaştırılmıştı” dedi.
‘QUINN’S POST MEVZİLERİNDE ADETA KANLI BİR BOĞULMA BAŞLADI’
Dr. Sabah, “Bu amaçla 5’inci Tümen’in harp ceridelerine baktığımızda kendi alaylarından 20’şer gönüllü askerin seçilmesini istediğini görmekteyiz. Bu 20 askerden 15’i bombalarla teçhiz edilecek, kalan 5 tanesi ise istihkam erleriyle birlikte kum taşıma işinde görevlendirilecekti. Buradaki amaç, bu lağımlar, tüneller patlatıldıktan sonra gönüllü hücum müfrezesinin hemen hücuma geçip, siperi ele geçirmesiydi. Tarihler 28 Mayıs’ı 29 Mayıs’a bağlayan gece saat 03.30’da bu lağımlar, İstihkam Bölük Komutanı tarafından patlatıldı ve hemen 14’üncü Alay ile ona yardımla görevli olan 27’nci Alay askerleri taarruza geçtiler. Quinn’s Post mevzilerinde adeta kanlı bir boğuşma başladı. Çünkü burası, Anzak mevzileri için hayati bir öneme sahipti. Buradaki mevzilerin Türk askeri tarafından ele geçirilmiş olması demek, Anzak kolordusunun çökmesi anlamına gelebilmekteydi. Sabaha kadar süren karşılıklı boğuşma sonucunda hatta bulunduğumuz bölgeye ismini veren Binbaşı Quinn de dahil olmak üzere birçok Anzak askerinin ölümü pahasına Anzaklar bu mevzileri tekrardan ele geçirebilmişlerdi” diye konuştu.
‘YERİN ÜSTÜ GİBİ YERİN ALTI DA SAVAŞ SAHNESİNİN BİR PARÇASI HALİNE GELDİ’
Çanakkale Kara Savaşları’nda lağım tünellerinin önemine değinen Dr. Sabah, “Bu muharebe, Çanakkale muharebelerinin de seyrini etkiledi. Artık yerin üstü gibi yerin altı da savaş sahnesinin bir parçası haline geldi. İlerleyen dönemdeki belgelere baktığımızda artık yer altından gelmesi muhtemel bir tehlikeye karşı da hazırlık olunması için çeşitli emirlerin verildiğini görmekteyiz. Özellikle 19’uncu Tümen Komutanı Mustafa Kemal Bey tarafından. Çünkü bu mevzileri ilerleyen dönemde 19’uncu Tümen’e bağlı 57’nci Alay savunacaktı, vermiş olduğu emirlerde özellikle Anzak tarafının kazacağı alanları önceden fark edebilmek için dinleme dehlizlerinin kazılması emrini verdiğini görmekteyiz. Kendi siperlerinin arkasından düşman siperine doğru tüneller kazılıyor ve bunların içerisine askerler yerleştirilip, muhtemel kazma kürek seslerini duyulması sağlanarak yaklaşan bir düşman tehlikesinin fark edilmesine gayret ediliyordu” dedi. Mehmet Akif Ersoy’un ‘Çanakkale Şehitleri’ şiirinde bunu ‘Yerin altında cehennem gibi binlerce lağım, atılan her lağımı yüzlerce yaktığı adam’ diyerek, çok güzel tasvir ettiğini kaydeden Dr. Sabah, “Lağım tünelleri, Çanakkale muharebelerinin çok da bilinmeyen bir yönünü oluşturmaktaydı” değerlendirmesinde bulundu.
‘TÜNELLER 109 YIL GEÇMESİNE RAĞMEN MUHAREBENİN İZLERİNİ TAŞIYOR’
Her iki tarafından bu yönteme sıkça başvurduğuna dikkati çeken ÇOMÜ AÇASAM Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Sabah, “Hem Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar hem de Türk tarafı karşılıklı siper hatları altından onlarca tünel kazdı. Aradan 109 yıl gibi bir zaman geçmiş olmasına rağmen kazılan bu tünellerin izlerini halen muharebe sahasında görebilmekteyiz. Araştırmalarımızda bu tünellerden birçoğunun günümüze kadar ulaştığını gözlemledik. Tünellerin kenarlarına mum veya aydınlatmak amacıyla gaz lambası koymak için kazılmış oyuklar bulunuyor. Halen ceketlerini asmak için toprağa saplanmış oldukları demir kopçaları görmekteyiz. Bu tüneller, 109 yıl geçmesine rağmen muharebenin izlerini taşıyor” diye konuştu.