Donald Trump, 5 Kasım’da ABD başkanlık seçimlerini kazanmasının ardından dile getirmeye başladığı yayılmacı söylemlerini sürdürerek Panama Kanalı ve Grönland’ı almak için askerî veya ekonomik güç kullanmayacağına dair taahhüt vermedi.
Trump, aynı zamanda Kanada’yı ABD’nin bir eyaleti haline getirme fikrini dile getirirken NATO müttefiklerinin savunma harcamalarını yükseltmesini talep edeceğini ve Meksika Körfezi’nin adını Amerika Körfezi olarak değiştirmeyi vadetti.
Trump, işletimi 1999 yılında ABD’den Panama’ya devredilen Panama Kanalı için fahiş geçiş ücretleri talep ettiği gerekçesiyle Panama’yı suçlayarak kanal üzerinde ABD’nin hâkimiyetini yeniden tesis etme tehdidinde bulunmuştu.
Trump’ın Grönland konusundaki artan ilgisi ise, Grönland ile adanın eski sömürge hükümdarı olan Danimarka arasında alevlenen bağımsızlık tartışmaları sonrasına denk geldi.Trump, sahibi olduğu Truth Social adlı sosyal medya platformunda dün geç saatlerde yaptığı paylaşımda Grönland’a övgü dolu sözler söyleyip “GRÖNLAND’I TEKRAR BÜYÜK YAPALIM!” demişti. Florida’da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Trump, Panama Kanalı ve Grönland’ın kontrolünü almak için askerî veya ekonomik güç kullanmayacağı üzere taahüt verip veremeyeceğine dair soruya “Hayır, ikisi için de taahhüt veremem. Ama şunu söyleyebilirim, ekonomik güvenlik için onlara ihtiyacımız var” dedi.
Trump, ABD ve Kanada arasındaki sınırı “suni olarak çizilmiş bir hat” diye nitelendirirken ABD’nin, Kanada’dan aldığı ürünler ve Kanada’nın güvenliği için yaptığı harcamalardan bir fayda elde etmediğini söyledi. Kanada Dışişleri Bakanı Melanie Joly, ülkesinin tehditler karşısında geri adım atmayacağını belirtti.
Trump, Grönland’ın satışına karşı çıkması durumunda Danimarka’ya gümrük vergisi uygulayacağını söyledi. Danimarka, özerk yönetime sahip Grönland’ın satılık olmadığını açıkladı.
Grönland Başbakanı Mute Egede, adanın satılık olmadığını defaatle yinelemişti. Fakat geçen hafta yaptığı Yeni Yıl konuşmasında Egede, açıkça ABD’den bahsetmese de adanın Danimarka’dan bağımsızlığını kazanarak “müstemlekeciliğin prangalarından” kurtulup kendi geleceğini şekillendirebilmesi yönünde açıklamalarda bulunmuştu.