Sanat ve Aktivizm 

dTxKX5gMguc8yygi7c37MjU4ao

Sanatçılar yüzyıllardır içinde yaşadığı toplumun politik, ekonomik ve sosyal problemlerini yansıtmak için sanatı bir ifade aracı olarak kullanmıştır. Aynı zamanda tarihteki toplumsal olayların süreçlerine göre sanatçıların yapıtlarındaki üsluplar değişime ve dönüşüme uğramışlardır.  

20 . yüzyılın önemli sanat gruplarından Dadalar tarafından ve 1960’lı yılların önemli gruplarından sitüasyonistler tarafından sanata farklı bir bakış gelmiştir. Bu gruplar ile birlikte sanat ve aktivizmin yolları kesişmeye başlamıştır. Bu dönemde sanatçı aktivistler eserlerini yaparken iklim krizini, insan hakları ve cinsiyet eşitsizliği gibi konuları ele almışlardır.  

1960’lı yıllarda sanat sadece galeri ve müzelerde sınırlı kalmayıp, toplumun her alanında yer almaya başlamıştır. Beys’e göre sanatın toplumun her alanında, her bireye ulaşabilecek kadar genişletilmesi gerektiğini ve sanat yolu ile halka ulaşılmasını savunmuştur. Aktivistler genellikle politika yapıcılar, iş verenler ve yerel topluluklara yönelik çalışırken kurumsal bir pozisyonda çalışmayı tercih etmezler . Sanatçılar ise geniş kitleleri simgesel dille düşünmeye yöneltmek istemelerinden dolayı popüler ve büyük sergi projelerinde kurumsal düzeyde yer almıştır. 

Sanat ve aktivizmin birleşmesinde etkisi olan sitüasyonist enternasyonellerin önemli sanatçılarından Guy Pebord 1967 yılında yayınladığı Gösteri Toplumu isimli kitabında kapitalist sistemin insanları pasivize ettiği, üretimin yerini tüketimin aldığını ve bu sistemin insanlar üzerinde oluşturduğu haz duygusunun hakikati göstermeyen duygu olarak ifade etmiştir. 

Aktivistler protesto gösterileri, boykotlar veya imza kampanyaları gibi doğrudan yöntemler kullanırken, sanatçılar sanatın temeli olan tasarım ve kompozisyon ile oluşturulan yaratıcı yöntemler kullanmaktadır. Amerikalı sanatçı Mark Dion, doğal çevreyi araştırarak insanların doğa üstündeki etkisini ifade eden enstlasyonlar ve heykeller yapmıştır. 1999 yılında Tate Gallery’de gerçekleşen Thames Nehrini kazmak adlı projede Mark Dion ve onunla birlikte bir grup Londra’daki Thames Nehrinde çıkarılan çöpleri toplamışlardır ve bu çöpleri belli bir kompozisyona dönüştürüp enstalasyon haline getirmişlerdir. Bu çalışma ile birlikte insanların tüketim alışkanlıkları ve insan üstündeki etkilerini ifade etmişlerdir.  

Danimarkalı sanatçı eserlerinde doğa ve çevre sorunlarına değinmek için birçok projede yer almıştır. 2012 yılında Tate Modern’de gerçekleşen Hava durumu projesi adlı enstlasyonu güneşi ve atmosferin etkilerini ifade ederek , insanları iklim değişikliğini düşünmeye yöneltmiştir. 

Günümüz sanatçılarından Ai Weivei Çin kültür devrimi döneminde dünyaya geldiğinden dolayı çocukluk yılları siyasi muhalefetlerin içinde geçmiştir. Sanatçı aktivist olarak çalışmalarını yaparken insan haklarının ihlallerini ele almıştır. Sanatçının Çin Sichuan Eyaletinde 90 bin kişinin hayatını kaybettiği  5 binden fazla çocuğun , hatalı inşa edilen okul binalarından dolayı enkaz altında kalarak öldüğü ihmalleri eleştirdiği sanat eseri yer almaktadır. Londra’da gerçekleştirilen sergide tasarımdaki dalgalar, Pekin depreminde sismografta görüntülenen dalgalanmaları aradaki çatlaklar ise fay hattını, binlerce demir parçası ise depremde yaşamlarını yitiren insanları temsil etmektedir. 

Aktivistlerde, sanatçılarda, aktivist sanatçıların birbirinden farkları olsalar da, hepsinin en önemli ve ortak noktalarından biri eserleriyle topluma bir konuyu düşündürmeyi sağlamaktır. Aktivist sanatçılar da, kurumsal düzeyde çalışan sanatçılar da tarih boyu yaymayı hedefledikleri düşünceler için mücadele etmişlerdir. 

Exit mobile version