Güven Baykan
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. TÜRKİYE
  4. Sınırların ötesinde bir ülke

Sınırların ötesinde bir ülke

featured
Player Alanı

Bir ülkenin çöküşünü görmek için haritalara bakmaya gerek yok. Sınırlar hâlâ aynı yerde duruyor olabilir, ama gençler bavullarını doldurup havaalanlarına akın ediyorsa, o ülke aslında içten içe yıkılıyordur.

Bugün Türkiye tam da bu noktada. On binlerce genç, “burada gelecek yok” diyerek başka ülkelere göç ediyor. O gençler ki bir zamanlar bu toprakların en büyük umudu sayılırdı; şimdi pasaport kuyruğunda beklerken ardında bir ülkenin çürüyen hayallerini bırakıyor. Çünkü bu ülkede liyakat yerine torpil, özgürlük yerine yasak, umut yerine baskı iktidarda. Üniversite diplomaları işsizliğe, alın teri asgari ücrete, adalet ise siyasetin gölgesine dönüşmüş durumda.

Bir yanda mülteciler ve göçmenler… Savaşların, yıkımların, diktatörlüklerin ellerinden kurtulmak için can havliyle yola düşen insanlar. Çocuklarını bombaların gölgesinde büyütmek istemeyen, geleceğini enkaz altında bırakmamak için sınırları aşan milyonlar. Türkiye onlar için bir sığınak, bir zorunlu durak, bazen de ömür boyu kalacakları yeni bir ev oluyor. Ama çoğu zaman burada da ikinci sınıf insan muamelesi görüyor; emeği sömürülüyor, kimliği yok sayılıyor, hayatı pazarlık konusu yapılıyor.

Öte yanda bu ülkenin kendi çocukları… Onlar savaş değil, ama başka bir yıkımın içinden kaçıyor. Kendi devletinin adaletsizliğinden, kendi iktidarının baskısından, kendi geleceksizliğinden. Üniversite bitirip işsiz kalan gençler, özgürce konuşamayan gazeteciler, üretmek için destek bulamayan bilim insanları, sanatını sansüre boğmak zorunda kalan sanatçılar… Hepsi bir gün bavulunu toplayıp “burada nefes alamıyorum” diyerek gidiyor.

İroniye bakın: Aynı ülke bir yandan göç alıyor, diğer yandan göç veriyor. Bir sokakta Suriyeli bir çocuk dileniyor, öteki sokakta bir Türk genci Kanada’ya vize almak için dil öğreniyor. Bir mahallede mülteci kadın temizliğe gidiyor, öbür mahallede üniversite mezunu genç kız iş bulamayınca Avrupa’ya hemşire olarak gitmeye hazırlanıyor. Bu çelişkiyi görmek için sosyolog olmaya gerek yok: Ülke kendi içinde çifte göç trajedisi yaşıyor.

Ve asıl acı olan şu: İktidar bu tabloya ya gözlerini kapatıyor ya da bilerek ölü taklidi yapıyor. Mültecileri oy hesabına, gençleri ise “giderlerse gitsinler” kolaycılığına sıkıştırıyor. Oysa ülke, aynı anda hem göç alan hem de göç veren bir coğrafyaya dönüşmüşse, bu sadece bir göç meselesi değil; doğrudan devletin iflasıdır.

Ülke dediğimiz şey, haritadaki sınırlarla çizilmiyor artık. Asıl sınır, insanların gönlünde. Gençlerin aklında “bu ülkede kalmalı mıyım?” sorusu dönüp dolaşıyorsa, o ülke çoktan sınırlarının ötesinde bir ülke haline gelmiştir. Ve unutmayalım: Bir ülke gençlerini kaybederse, geleceğini de kaybeder…

Sınırların ötesinde bir ülke
Yorum Yap